25 Mayıs 2011 Çarşamba

Gelinciğin hikayesi..

Gelin çiçeği idi adı aslında
Bembeyazdı sevdaya dair düşleri

Bir gün
Bir rüzgar sonrası
Kayıp giden sevgilinin ardından

Kızıla boyandı bembeyaz düşleri

Dayanamayıp sevgilinin özlemine
Kırmızı gelinliği ile
Bir sonraki rüzgarla oda kayıp gitti
Sonsuza..

Adı Gelindi
Kaderi gelincik oldu....

Ahmet KİK 2007

1 yorum:

  1. Biraz
    Biraz değiştim,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

    Değiştim…
    Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
    Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
    Ben benimle savaşıyorum,
    Seninle değil

    Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,ne kazanabileni ne de kaybedeniyim…

    Sorun değil…

    Elbet alışırım…
    Biraz alıştım.
    Her şey kadar, her kez kadar, sen kadar

    Alıştım!
    Varlığını istemediğim tüm eksik yanları
    Ve çokluğunu da, yokluğunu da
    istemediğim iki arada bir derede duyguya alışıyorum

    Bir yanım bırak diyor bir yanıma
    Kesin değil! Henüz tanıştık…

    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

    Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık
    Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
    Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
    Bir yanım memnun oldum diyor,
    bir yanım tanıyamadım daha
    Samimi değil…

    Bir hayli kırıldım…
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

    Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime
    Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım…
    Aslında ne sana, ne olanlara…
    Kendime kırgınım!..
    Maziye hiç değil, âna kırgınım
    Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına

    Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara
    Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna
    Bir hayli kırgınım…
    Beni ben kırdım oysa…
    İyi değilim.
    Galiba yoruldum…
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

    Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan
    Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan
    Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum
    Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!..
    Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum.
    Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık
    Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim?!..

    Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı
    Sana bakan yanımsa toprakla aynı
    Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin!

    Gözlerim yorgun…
    Dudaklarım, dudaklarım hissiz…
    Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır…
    Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz
    Söyleyemediklerini söylesende şimdi
    Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır!İsteyerek değil…
    Çok çalıştım

    Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
    Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine
    Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
    Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için
    Çok çalıştım…

    Daha öncede gitmiştim…
    Kendi isteğimle…
    Anladım ki daha önce sevmemiştim!

    Çok çalıştım inan
    Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye
    Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya
    Ve alışmaya kendime…
    Bu göz gözü görmez dumanlı halime
    Çok alışmaya çalıştım hem de…

    Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da
    Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala
    Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da

    Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor
    An be an çöküyor, insanın içindeki güç ışığı sönüyor…
    Beyaza dönüyor rengi git gide
    Hissizleşiyor…

    Ne yormak istedim Seni,
    Nede yormak kendimi
    Çok çalıştım
    Gitmeye de kalmaya da…
    İkisi de aynı acı, ikiside rezil
    Daha öncede gitmiştim
    Ama böyle kalarak değil
    Böyle kalarak değil

    Can Yücel

    YanıtlaSil